Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Çağdaşlığı ve ilerlemeyi gardırobun iki kapısı arasına hapsettiler”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Milletin bütün kadim değerlerini ‘geri kalmışlık alameti’ olarak gördüler. Giydikleri kıyafetlere göre halkımızı ayrıştırdılar, yabancılaştırdılar. Modernliği ve ilerlemeyi gardırobun iki kapısı arasına hapsettiler. Cehaletin rahatlığını ilmin sıkıntısına tercih ettiler.”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Diyanet Akademisi Başkan Adayı Din Görevlileri Mezuniyet Töreni’nde konuştu. Diyanet Akademisi Başkanlığı 1. Dönem Aday Din Görevlilerinin mezuniyeti dolayısıyla misafirlerini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırlamaktan mutluluk duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu vesileyle kalplerimizi birleştirdiği için Allah’a hamd ediyorum. Bu kadar güzel bir atmosferde, bu kadar anlamlı bir program. Bu güzel buluşma için Diyanet İşleri Başkanımıza ve Diyanet İşleri Başkanlığımıza da teşekkür ediyorum.” “Bugün Diyanet Teşkilatımızın ve din görevlilerimizin mesleki eğitimine yönelik gerçekten önemli bir tören gerçekleştiriyoruz. Aslında uzun vadeli bir çalışmanın ve projenin meyvelerini almanın mutluluğunu yaşıyoruz.”

Hukuki altyapısına ilk olarak 2012 yılında başladıkları Diyanet Akademisi’ni, 10 yıllık titiz ve yoğun çalışmanın ardından 2022 yılında hizmete açtıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, akademinin kurulmasıyla Diyanet camiasının son derece donanımlı bir yapıya kavuştuğunu ifade etti. Meslek öncesi eğitim ve mesleki eğitim açısından. Erdoğan, “Kuruluş sürecinde mevzuat alanındaki eksiklikler de giderildi. Müezzin-kayyım, imam-hatip, Kur’an kursunda çalışacaklar için 6 ay ile 3 yıl arasında meslek öncesi eğitim zorunlu hale getirildi. eğitmen ve vaiz. 1976 yılından bu yana hizmet içi eğitimde üç kural var. 2019 yılına kadar devam eden ihtisas ve kıraat eğitimleri bağımsız ve yasal bir çerçeveye oturtuldu. Verilen her tür ve seviyedeki eğitimleri merkezde topladık. Diyanet İşleri Başkanlığımızın taşra teşkilatlarını tek çatı altında toplayarak, sunulan din hizmetlerinin kalitesini daha da artıracak ve Diyanet mensuplarımızın mesleki donanımlarını güçlendireceğiz. kendi insanlarımıza olduğu kadar yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza ve kardeş halklarımıza da. Kısacası Diyanetimizin kurumsal, beşeri ve bilimsel kapasitesini her alanda geliştirecek kritik bir kurumu Cumhurbaşkanlığımızın hizmetine sunduk” dedi.

İlk günden bu yana akademiyle ilgili tüm gelişmeleri bizzat takip ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, akademinin ilk dönem kursiyerlerinin mezun olmasının mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Diyanet Akademisi Başkanlığı’nda 8 aylık eğitim sürecini başarıyla tamamlayan 4 bin 537 din görevlisi adayımızı tebrik ediyorum. Kur’an-ı Kerim, Tefsir, Hadis, Fıkıh gibi temel İslam ilimlerinin yanı sıra, Akademide akaid, dini musiki ve Kur’an-ı Kerim öğretiliyor. Öğretmenlik formasyonu kurslarıyla kendilerini donatan kardeşlerimi canı gönülden kutluyorum. Mezunlarımızdan 3.120’si imam-hatip, 250’si müezzin-kayyım, 1.167’si ise Kur’an-ı Kerim olarak görev yapacak. Kurs eğitmenleri bu kardeşlerimizin görevlerine başlamasıyla birlikte, “İnşallah Diyanet camiamız daha da güçlenecek” dedi.

Mezunların her birine yeni görevlerinde başarılar dileyen Erdoğan, “Allah işlerini kolaylaştırsın, görevlerini bereketli kılsın, mükafatlarını artırsın. Ben şahsım ve milletim adına, emeği geçen değerli öğretmenlerimize teşekkür ediyorum. Din görevlisi adaylarımızı en keyifli şekilde yetiştirin. Bir kez daha şahsınıza, yurt içi ve yurt dışında, “Tüm Diyanet İşleri Başkanlığı mensuplarımıza ve yurt dışında özveriyle görev yapan din görevlilerimize görevlerinde kolaylıklar diliyorum. Vefat eden öğretmenlerimize ve büyüklerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Allah’tan bizleri alimlerimizin, alimlerimizin, gönül ve irfan adamlarımızın yolundan ayırmamasını niyaz ediyorum” dedi.

“Biz yüzyıllardır İlay-ı Kelimetullah’ın sancaktarlığı yapma şerefine sahip bir milletin mensuplarıyız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ecdadımız İslam’ı sadece kendi hayatlarına uygulamakla kalmamış, aynı zamanda millete de hizmet etmiştir. Kur’an ve Sünnete sımsıkı sarılan, İslam’da bulan atalarımız, ‘Allah’ nidalarıyla üç kıtaya, yedi iklime barışı, adaleti, güvenliği, güveni, barışı ve kardeşliği getirdiler. Zaman zaman hadislerle alay eden, hadisleri küçümseyen bazı cahiller görüyorlar. “Senin onlara gereken dersi vereceğini duyduğunu sanıyoruz. İslam bugüne kadar olduğu gibi kıyamete kadar da güçlü olmaya devam edecektir. Yaklaşık bin yıldır Türkler İslam’ı korudu, İslam da Türkleri korudu; Türkler İslam’ın kılıcı, İslam da Türklerin kılıcı olmuştur” dedi.

İslam’ı Türk’ten, Türk’ü Açık Din olan İslam’dan ayıran, aralarına sahte duvarlar ören anlayışın bu topraklarla hiçbir ilgisi olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son dönemde, Türkiye karşıtı bazı çevreler de aynı amaca hizmet eden çift yönlü bir yaklaşım oluşturdular.” Bir kampanya yürütüldüğünü görüyoruz. Bunlardan ilki lümpen faşistlerin gündeme getirmeye çalıştığı ‘İslamsız Türklük’ tanımlamalarıdır. Böylece milletimizin İslam’a ve Kur’an’a hizmette harcanan 1.300 yıllık şanlı tarihi yok sayılmaya çalışılıyor. Bu şekilde milletimizi ayakta tutan temel kimliği yok saymaya çalışıyorlar. “Bizi değerli kılan tarihi, kültürel ve insani değerleri yok etmek istiyorlar” dedi.

Gazze İslam ruhunu taşımayan Türklük tanımı ve projesinin aslında Türk milletini müzeye koyup folklorik bir eser haline getirme girişimi olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada amaç bu vakfı yok etmektir. Milletin dışarıdan sarsamadığı kaleyi içeriden yıkmak, mümkünse ele geçirmek. Kampanyanın ikinci kulvarında farklı maskeler altında sahnelenen ‘Şeriat’ düşmanlığı var. İslam’ın hayata dair hükümlerinin tamamını temsil eden şeriat aslında dinin kendisine düşmanlıktır.İnanmak ya da inanmamak, yaşamak ya da yaşamamak tercih meselesidir ama dinin emirlerini eleştirmek başka bir konudur.Üstelik her iki tartışma da Çünkü Kelime-i Tevhid’den habersiz, ‘alfabeyi görse kiriş zanneden’ cahil, cahil kesimler tarafından kışkırtılıyor. Bu ülkede hukuku savunmakla görevli bazı baroların bulunduğunu, üzerinde Kelime-i Tevhid kelimesinin yazılı olduğu bayraktan rahatsız olduklarını, hatta hataları son derece kaba ifadelerle rapor ettiklerini düşünebiliyor musunuz? Bu ülkenin kendilerini sanatçı olarak tanımlayan bazı isimleri, inançlarını yaşamaktan başka bir amacı olmayan milyonlarca vatandaşımızı gerici, bağnaz, gerici olarak nitelendirerek hakaret edebiliyor. Bu ülkenin en büyük siyasi partisinin lideri şu hataya düşebilir: Çocuklara din eğitimini ‘Orta Çağ zihniyeti’ olarak adlandıran milletimizin çocuklarına kutsal kitabını, peygamberini, iman değerlerini öğretmesine karşılık şüpheciler tarafından bunlar basılıyor. Örnekleri daha da uzatmak mümkün “Yaşadığımız her olayla birlikte bu acı duruma daha çok tanık oluyoruz” dedi.

“Modernliği ve ilerlemeyi gardırobun iki kapısının ortasına hapsettiler.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizde özellikle tek parti dönemiyle başlayan ve daha sonra vesayet dönemlerinde artan “kimliksizleştirme” politikaları maalesef bu toprakların nasıl vatan yapıldığını bilmeyen insanların, milletimizi millet yapan özelliklere kayıtsız, Türkiye’ye dair vizyonu, hırsı, kaygısı olmayan, aklı ve kalbi sömürgeleştirilmiş bir grup yaratmıştır. Bu grubun ayırt edici özelliği ortaya çıkan kibirdir. Cehaletinden, kibirinden, kendi halkına karşı sınır tanımamasından dolayı, yaşadıkları toplumu, tarihiyle, inancıyla, kültürüyle, kutsallarıyla bir kez bile anlamaya çalışmadılar, bunun yerine Anadolu halkını aşağılamayı tercih ettiler. Onlara başkalarının bakış açısından bakıldığında, hayran oldukları ve defalarca teşvik edildikleri Batı kadar kendi halklarını bile tanıma çabası göstermediler. ulusu “geri kalmışlığın işaretleri” olarak görüyor. İnsanlarımızı giydikleri kıyafetlere göre ayırıp yabancılaştırdılar. İnsanlarımızı giydikleri kıyafetlere göre ayırıp yabancılaştırdılar. “İlerlemeyi bir gardırobun iki kapısının ortasına sıkıştırdılar” dedi.

“Cehaletin rahatlığını ilmin sıkıntısına tercih ettiler”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:

“Önyargılarını kırmaya cesaret edemedikleri gibi, aynı havayı, toprağı, çevreyi paylaştığı toplum kesimleriyle de fikri, sosyal ve kültürel birlik geliştiremediler. Cehaletin konforunu bilginin derdine tercih ettiler. Atalarımız, ‘İnsan bilmediğinin düşmanıdır’ demişler. Bunlar onların bilmedikleri, üstelik anlamaya bile tenezzül etmedikleri şeylerdir.” İnsanlara, fiyatlara, sembollere karşı körü körüne bir düşmanlık besliyorlardı. Türkiye’de bazı çevrelerde sayıları az da olsa şeriata karşı gösterilen pervasızlığın temelinde cehalet ve bilgisizlik hastalığı yatmaktadır. Ülkemizin en azından bir bölümünün giderek cehalet karanlığında boğulduğunu görmekten üzüntü duyuyoruz. İnşallah el ele vererek, sizlerin samimi çabalarıyla milli yapımızı tehdit eden bu cehalet karanlığını ortadan kaldıracağımıza inanıyorum.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizim medeniyet müktesebatımızda âlimler ve hocalar Peygamber Efendimiz’in mirasçıları olarak görülmekte ve onlara bu kadar değer verilmektedir. Allah, iyiliğin hizmetkarı olan sizleri, hocalarımızı ve âlimlerimizi, Kur’an’ı anlamak, anlatmak ve yaşamakla yükümlü kılmıştır. Hikmetin ışığı 14 asrı aşarak ilk günkü parlaklığıyla günümüze ulaştı.” “Unutmayın, sizler bugünkü İslam medeniyetinin mirasçılarısınız. İslam hakikatlerinin hakimiyeti ancak sizin çabanızla sağlanacaktır. Irkçılık, asabiyelik, mezhepçilik, tefrika ve cehalet gibi toplumsal hastalıkların ortadan kaldırılması ancak sizin çabanızla mümkün olacaktır. “

Din görevlilerinin kendilerini sadece camiler ve Kur’an kurslarıyla sınırlamasının düşünülemeyeceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, imam-hatip ve müezzin olmanın sadece namaz vakitlerinde yapılan bir görev olmadığını, tarih boyunca da böyle olmadığını kaydetti. İslâm. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İmam aynı zamanda içinde yaşadığı halkın lideri ve işaret edilen örnek kişilik anlamına da gelir. Başta tebliğ görevi olmak üzere tebliğ, tebliğ ve temsil misyonunuzu hakkıyla yerine getirmek her birinizin asli sorumluluğudur. Topluma yön veriyoruz. Buradaki her kardeş hayatın boş olduğunu çok iyi biliyor.” Bıraktığınız her boşluk ya sosyal medya şarlatanları, FETÖ benzeri terör örgütleri, 5. kol üyeleri, zehir tacirleri, marjinal yapılar, küresel güçlerin teşvikiyle yaygınlaşan sapkın ve sapkın hareketler ya da emperyalist aygıtlar tarafından mutlaka doldurulacaktır. içimizdeki. Bunun pek çok örneğine yakın tarihimizde bizzat şahit olduk” dedi.

Ülkenin en parlak evlatlarının teröre, şiddete, cehalete ve Batılı işgalci özentilerinin senaryolarına kurban edildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geleceğimizin teminatı olan ne kadar çok gencimizin canının gasp edildiğini gördük. Uyuşturucu, kumar, fuhuş ve alkol bataklığında mahvoldular, kalem tutması gereken gençlerimizin ellerine silah verdiler, bazen de kandırdılar.” Zaman zaman zorla dağlara kaçırılan gençleri kendi halklarının ve ülkelerinin düşmanı haline getirdiler. Yaklaşık 40 yıldır milletimizin başına bela olan PKK belasının arka planında ihmal, gerilik ve cehalet yatmaktadır. DEAŞ katillerinin istismar alanı dinimizin kutsal kavramlarıdır. FETÖ çağımızın katilidir. Teröristler yıllardır dini kavramların arkasına saklanarak insan devşiriyor. 15 Temmuz, öğretmen kılığına giren bir dolandırıcının ülkemize ne kadar zarar verebileceğinin son örneğidir. Böyle bir trajedinin tekrar yaşanmasına izin veremeyiz. Bir çocuğumuz bile ihanet şebekelerinin, terör örgütlerinin eline düşecek. Arzu gösteremeyiz. “Aydınlık geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin alkol, uyuşturucu ve diğer zararlı alışkanlıklarla kendilerini heba etmelerine seyirci kalamayız” dedi.

Köken, mezhep, mezhep, siyasi görüş ve yaşam tarzı ne olursa olsun hiç kimsenin yanlış, ön yargılı, ön yargılı bir din anlayışıyla kuşatılmasını istemeyeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Başta siz olmak üzere hepimiz, kardeşlerim, bizim iki cihanın Peygamberinden aldıklarımızdır, emaneti geleceğe taşımakla yükümlüyüz, ilmin sadakasını sadece bildiklerinizi aktararak değil, uygulayarak da vermenizi bekliyorum. Evet, mezun olduktan sonra ülkemizin her yerinde göreve başlayacak olan din görevlisi adaylarımızın da bu yüksek bilinçle görevlerini yerine getireceklerinden en ufak bir şüphem yok. Siz “Kardeşlerimin ve Kız kardeşlerim, milletimizle geliştireceğiniz samimi, yakın ve samimi ilişkilerle Peygamber Efendimiz’in örnek ahlakını yaşamaya devam edeceksiniz” dedi.

Öğretmenlerin sadece görevlerini hakkıyla yaparak insanlara yol göstermekle kalmayıp, gözünü ülkemize çeviren mazlum ve mağdurlara umut aşılayacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz İsrail ile Filistin arasında olup bitenleri her zaman izliyorsunuz. Bu zalim İsrail’in Filistinli kardeşlerimize neler yaptığını gördünüz, görüyoruz. Rabbim Kahhar.” Adının hürmetine umarım onları yok eder. Öyle bir nesil yetiştirelim ki, Filistin’in düştüğü duruma biz düşmeyelim. Nerede görev yaparsanız yapın, büyük bir çabanın askerlerisiniz. Ülkemizin, milletimizin ve kardeş halklarımızın çabalarına ihtiyacı var. Ülkemizin, milletimizin ve kardeş halkların çabalarına ihtiyacı var. İsrail’in işgal ettiği, dünyanın gözü önünde savaş ve insanlık suçları işlediği Filistin ve Gazze’nin size ihtiyacı var. Bizi geleceklerine bağlayan kardeşlerimizin size ihtiyacı var. Avrupa ve Amerika’da kötü huylu bir tümör gibi büyüyen İslamofobi, ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadele eden vatandaşlarımızın size ihtiyacı var. “Daha adil ve yaşanabilir bir dünyanın özlemini çeken tüm üzgün ve mazlum kalplerin size, emeğinize, mücadelenize ihtiyacı var” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, din görevlilerinin atanacakları yerlerde görevlerini yerine getirirken omuzlarında taşıdıkları bu ağır sorumluluğun bilinciyle hareket etmelerini istedi. Erdoğan, “Gençliğimizi korumak, İslam ve Sünnet’in gerçek anlayışını vatandaşlarımıza anlatmak, çocuklarımıza Kur’an-ı Kerim’i öğretmek için yapacağınız her türlü çabada her zaman yanınızda olacağımı bilmenizi isterim. Şu ana kadar dini cemaatimizle tam bir dayanışma içerisinde hareket ettik, bundan sonra da ümit ediyorum.” Gelecekte de sizlerle birlikte yürümeye devam edeceğiz. Görevinizi en yeterli ve keyifli şekilde yerine getirebilmeniz için elimizden gelen her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. Allah’tan sizi ve bizi milletimize karşı utandırmamasını niyaz ediyorum. Bu düşüncelerle sizlere veda ederken 1. Dönem Aday Diyanet, “Resmi Mezuniyet Törenimize katılımınızdan dolayı hepinize şükranlarımı sunuyorum” dedi. – ANKARA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu